“Türkiye’de sağ, yönetme kabiliyetini yitirdiğinde, otoriterleşme ve gayrinizami harp teknikleriyle sokağı, hayatı, muhalefeti baskılama yoluna gitmek dışında seçeneği kalmadığında bir cepheleştirme stratejisine başvurmaktadır. Başta “liberal, muhafazakâr, demokrat” sonra milliyetçi. Adının Vatan Cephesi, Milliyetçi Cephe ya da Saray Cephesi olması genel sonucu değiştirmez; söz konusu cepheleştirme stratejisi çözülmenin, zayıflamanın ve genellikle ilkbaharın değil, sonbaharın göstergesidir.
Varsayılanın aksine, Saray Rejimi düşünüldüğünden de zayıftır. Kuvvetlerin tümünü kendi etrafında toplama hamleleri; darbe girişimini Cumhurbaşkanı’nın eniştesinden, Başbakan’ın da ‘eşinden, dostundan’ öğrenmesi ile sonuçlanmıştır. ‘Sır küpü’ olarak görülen kurum ve kişiler bile bu en zor anda Saray’ın yanında yer almamış ya da alamamıştır. Diğer bir ifadeyle, her şeyi kontrol etmek isteyenlerin hiçbir şeyi kontrol edemedikleri görülmüştür. Ancak düşünüldüğünden zayıf olması, onun daha da saldırganlaşmayacağı anlamına gelmez.
Evet, Saray OHAL ilan etti; evet, bunu bir dikta fırsatına çevirmek istiyor. Buna karşın her dikta hamlesi; zor aygıtları içinde ve toplum üzerinde her sıkılaştırma girişimi Saray’ı daha da kırılgan ve zayıf hale getiriyor. Ortada bir büyük devlet krizi var ve bunu devlet içindeki farklı otoriterlik formülleriyle aşmak mümkün görünmüyor.”
1950’li yılların başında Türkiye’yi Atlantik İttifakı’na, NATO’ya sokmak için Kore’ye Mehmetçik’i gönderen, 70’lerde Gladyo’nun Türkiye’de sopası olanlar, Kontrgerilla’yı örgütleyenler, ABD ve emperyalizm karşısında kuzu olanlar, Türkiye topraklarını yabancı askeri üslerle donatanlar,“Ben Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanıyım” diyenler; Türkiye’yi ABD ve NATO projelerinde görevli hale getirenler, 11 Eylül 2001 saldırıları sonrası ABD’nin “Ilımlı İslam” siyasetini topluma dayatarak, hem kendi iktidarlarını devam ettirmeye hem de emperyalist güçlerin emellerini uygulamaya çalışmışlardır.
Deniz Yıldırım, Saray Rejimi olarak adlandırdığı bu yeni oluşumun geçmişten gelen politikalara zincirleme bir şekilde bağlı bulunduğunu, gittikçe daha saldırgan yöntemlerle uygulanmaya çalışılan neoliberal ekonomik politikanın, memleketi yağmayla, dinle, sopayla bir arada tutma, yönetmeye çalışan ve topluma tek seçenek gibi sunulan, Saray Rejimi’nin aslında ne kadar kırılgan, dağılıp parçalanarak kaçınılmaz sona gitmesinin ne kadar yakın olduğunu kuramsal bir bakışla inceliyor, somut çözümler için önerilerde bulunuyor.
Yazarın Diğer Kitapları
-
Praksis Sayı 67 Otoriterleşme ve Piyasalaşmanın Kıskacında Akademi
Dipnot Yayınları
Special Price 300,00 ₺
-
-
-
Halktan Bir Kadının Yaşamı Yaşlılığı ve Ölümü
İletişim Yayınları
Didier Eribon
Special Price 290,00 ₺
-
Abdülkadir Kemali Bey Tam Bir Muhalif İLETİŞİM
İletişim Yayınları
Meral Demirel
Special Price 400,00 ₺
-
Sağın Kasveti Otoriter Liderler ve Çalınan İsyan
İletişim Yayınları
Zafer Yılmaz
Special Price 255,00 ₺
-
-
SON İNCELEDİKLERİM
-
Praksis Sayı 67 Otoriterleşme ve Piyasalaşmanın Kıskacında Akademi
Dipnot Yayınları
Special Price 300,00 ₺
-
-
-
Halktan Bir Kadının Yaşamı Yaşlılığı ve Ölümü
İletişim Yayınları
Didier Eribon
Special Price 290,00 ₺
-
Abdülkadir Kemali Bey Tam Bir Muhalif İLETİŞİM
İletişim Yayınları
Meral Demirel
Special Price 400,00 ₺
-
Sağın Kasveti Otoriter Liderler ve Çalınan İsyan
İletişim Yayınları
Zafer Yılmaz
Special Price 255,00 ₺