Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla yazarının özellikle iki amacı gözeterek kaleme aldığı bir klasiktir: “Tarihi ekonomi teorisiyle ve ekonomi teorisini tarihle açıklamak.” Huberman’a göre “bu düğümlenme önemli ve zorunludur. Ekonomik yanına gerekli ilgi gösterilmeyince tarih öğrenimi sakat kalır. Ekonomi teorisi de tarihî arka planından soyutlandığında anlamsızlaşır. ‘Sıkıcı bilim’, tarihî bir boşluk içinde öğretildiği ve incelendiği sürece sıkıcı kalacaktır.” Okunduğunda görüleceği gibi, yazar sözünü ettiği amaçlara bütünüyle ulaşmıştır. İncelediği dönemin toplumsal ve ekonomik yapısı ile, bu temel üstünde gelişen fikir ve eylemler arasındaki ilişkileri böylesine ustalıkla ortaya koyan pek az çalışma vardır. İşte bu başarıdır ki, eldeki kitabın 1936’dan beri birçok dile çevrilerek her meslek ve eğitim düzeyinden yarım milyonun üzerinde okuyucu bulmasını ve aradan geçen yıllara rağmen tekrar tekrar basılmasını sağlamıştır.
“Kitabımızın geniş kapsamlı olduğu iddiasında değiliz. Ne bir iktisadî tarih, ne de bir iktisat düşüncesi tarihidir – ikisinden de bir parça. İktisadî kurumların gelişmesi çerçevesi içinde bazı öğretilerin doğdukları anda niçin doğduğunu, toplumsal hayatın dokusu içinden nasıl fışkırdıklarını, dokunun kalıbı değiştikçe nasıl gelişip, değişip, sonunda yok olduklarını açıklamak yolunda bir çabadır.”
LEO HUBERMAN
Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla yazarının özellikle iki amacı gözeterek kaleme aldığı bir klasiktir: “Tarihi ekonomi teorisiyle ve ekonomi teorisini tarihle açıklamak.” Huberman’a göre “bu düğümlenme önemli ve zorunludur. Ekonomik yanına gerekli ilgi gösterilmeyince tarih öğrenimi sakat kalır. Ekonomi teorisi de tarihî arka planından soyutlandığında anlamsızlaşır. ‘Sıkıcı bilim’, tarihî bir boşluk içinde öğretildiği ve incelendiği sürece sıkıcı kalacaktır.” Okunduğunda görüleceği gibi, yazar sözünü ettiği amaçlara bütünüyle ulaşmıştır. İncelediği dönemin toplumsal ve ekonomik yapısı ile, bu temel üstünde gelişen fikir ve eylemler arasındaki ilişkileri böylesine ustalıkla ortaya koyan pek az çalışma vardır. İşte bu başarıdır ki, eldeki kitabın 1936’dan beri birçok dile çevrilerek her meslek ve eğitim düzeyinden yarım milyonun üzerinde okuyucu bulmasını ve aradan geçen yıllara rağmen tekrar tekrar basılmasını sağlamıştır.
“Kitabımızın geniş kapsamlı olduğu iddiasında değiliz. Ne bir iktisadî tarih, ne de bir iktisat düşüncesi tarihidir – ikisinden de bir parça. İktisadî kurumların gelişmesi çerçevesi içinde bazı öğretilerin doğdukları anda niçin doğduğunu, toplumsal hayatın dokusu içinden nasıl fışkırdıklarını, dokunun kalıbı değiştikçe nasıl gelişip, değişip, sonunda yok olduklarını açıklamak yolunda bir çabadır.”
LEO HUBERMAN