Hayranlık duyduğu bir yazara daha çocuk yaşlardan itibaren âşık olan
fakat söz konusu yazar tarafından hiçbir zaman, hiçbir biçimde fark
edilmeyen, bilinmeyen isimsiz bir kadının kaleme aldığı bir
mektup formundaki Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, Stefan Zweig’ın
okuru derinden kavrayan eserlerinden biri.
Tutku, aşk, bir ömrü küçücük hatıraların aynasında geçirme, saplantı,
hayal kırıklıkları, melankoli, ölüm gibi birçok farklı temayı içinde
barındıran, yazıldığı ilk günden beri çok sevilen novellada insan
psikolojisinin derinlerini yansıtmayı çok iyi beceren Zweig, karşılıksız
bir aşkın getirdiği yıkımı tüm çıplaklığıyla göz önüne seriyor.
Hayatı boyunca mektupla özel bir ilişkisi olan bir yazardan insanın içini
burkan, defalarca filme de çekilmiş, sahnelere uyarlanmış bir mektupnovella.
“Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu kısa anlatı formundaki gelişimin
zirve noktası.”
Harold Strauss